Pazartesi, 20 Temmuz 2009 09:37
e-Posta   Yazdýr

       Eski Yunan eserlerinden Torul’un M.Ö.kurulmus bir yerlesim yeri oldugu bahsedilmektedir.4 ncü Haçli seferi sirasinda Trabzon’u ele geçiren Cenevizliler Torul’u da alarak Ilçenin bir çok yerinde kaleler ve haberlesmede kullanilan ates kaleleri insa etmislerdir.

       Torul adi Tugrulbey isminden gelmektedir.Selçuklu Sultaninin Kuzey dogu seferi sirasinda otagi Torul’da kurmasina izafeten daha önce ARDASA diye anilan Ilçeye TORUL denmeye baslanmistir. Torul 1461’de Fatih Sultan Mehmet’in Trabzon Rum Pontus isgaline son vermesinden 1828’e kadar Sancak Beyligi olarak kalmis.1828 den Cumhuriyete kadar Trabzon’a bagli bir kasaba, Cumhuriyetin kurulusuyla birlikte Gümüshane’ye bagli bir Ilçe olmustur.
Torul, 1. Dünya Savasinda 1916’ da Rum ve Ermeniler tarafindan isgal edilmis, 14 SUBAT 1918 ’de de düsman isgalinden kurtarilmistir.

 

       Osmanlilar’in bölgenin fethini tamamlamak amaciyla eski dönemde hizmet etmis Hiristiyan sipahilerden nasil yararlandigini açiklamak istersek Trabzon sancagina ait Tapu Tahrir Defterleri’nde bu tür uygulamalara ait kayitlarin da bulundugunu görürüz. Kaynagimiz olan1486 tarihli BOAMM 828 fetihten 25 yil sonrasina ait oldugu için fethi takip eden bir-iki nesillik dönem için bazi ipuçlari içermekle beraber burada yer alan kayitlarin tamaminin degerlendirilmesi daha uzun süreli ve genis kapsamli bir çalisma ile mümkündür. Bu çalismamizda sadece Torul bölgesinin kayitlarini inceleyerek tüm Trabzon Sancagi’ndaki uygulamaya açiklik getirmeye çalisacagiz.

      Trabzon Sancagi’na ait defterler üzerinde çalisanlarin fark edecegi gibi Torul, Trabzon’un diger bölgelerine göre özel bir durum arz etmektedir. Torul’u Trabzon’a bagli diger bölgelerden farkli kilan en önemli neden hiç süphesiz fethi ile ilgilidir.

   Ibn Kemal, Solak-zâde ve Hoca Sadettin Efendi’nin Osmanli kroniklerinde Torul’un1479 yilinda fethedildigi belirtilmektedir. Bu tarih, Trabzon’un fethinden 18 yil sonrasi, elimizdeki en eski tapu Tahrir Defteri olan BOAMM 828 ‘in ise 7 yil öncesidir. Bu durum 1486 tarihli BOAMM 828’deki kayitlarin konumuz bakimindan önemini artirdigi gibi bu kayitlardan ve diger kaynaklarda yer alan bilgilerden hareketle Osmanli kroniklerinde yer alan bilgileri de yeniden degerlendirmemize imkan tanimaktadir.

    Solak-zâde ve Tacü’t-Tevarih’te ismi belirtilmeyen Torul Hakimi’nin Uzun Hasan’la ayakdas oldugu belirtilerek Fatih’in gönderdigi Hükm-i hümayunla Rum Valisi olan büyük oglu II. Bayezit’in harekete geçtigi, vezirleri Rakkas Sinan  Bey  serdarligindaki kuvvetleri Torul üzerine gönderdigi anlatilir. Torul Beyi gelen kuvvetlerle bas edemeyecegini anlayip, Erzincan taraflarina kaçarak  bölgeyi terk etmis ve böylece Torul fethedilmisti. Ibn Kemal  ise biraz daha farkli anlatir:   

 Iran’dan gelen kervanlarin Torul bölgesinde soyulmasi üzerine Rum Valisi  Bayezit’in, babasina bölgedeki durumu bildirerek  icazet aldiktan sonra, Hizir Pasa oglu Mehmet Pasa serdarligindaki kuvvetlerle Torul üzerine gittigini,  kaleyi kusattigini ve civarda bulunan iki kale ile birlikte fethettigini yazar. Ibn Kemal’in bu kaydina ragmen Torul’un Rakkas Sinan Bey tarafindan fethedildigi hususu daha yaygin bir kabul görür.

     Torul’un fethinden 7 yil sonrasina ait olan BOAMM 828’de toplam 207 kadar timardan21’inin Torul’un eski beyleri( kadimden Torul kafirleri)’ne ait olmasi Osmanlilarin bir huzursuzluk yasanmis olan bölgeyi tipki Arnavutluk’ ta yasanan daha büyük boyutlardaki isyanlari bastirmak için uygulanan metotlarla kontrol altina almaya çalistigini gösterir. Olaylari defterlerdeki kayitlardan izlemeye çalistigimiz zaman Akçaabat Nahiyesi timarlari arasinda yer alan ve Sidiksa köyü ile Makruyalu da gelirleri bulunan Merne’ye ait timar kaydi bizim için aydinlatici olmaktadir.”Timar-i Merne nam zimmi ki Torul Kal’asini ol virmis” seklindeki kayit Torul kalesinin, Osmanli kuvvetlerine bizzat komutani tarafindan teslim edildigini ve buna karsilik devletin hizmetine giren bu sahsa oldukça iyi gelirli bir timar verildigini göstermektedir.

     Torul bölgesinde yasanan olaylar hakkinda bize fikir verebilecek baska kayitlar da vardir. Bunlar Torul zeametine gelir olarak kaydedilmis Karye-i Colosana tabi’i Torul (7 Hane) , Karye-i Etre tabi’i Torul(8 Hane),Karye-i Gudune tabi’i Canca (1 Hane),Karye-i Harne tabii Torul(2 Hane) için yapilan“Mezkürler kadimden Torul kafirlerinden idi. Kavazid gelüb cebr ile sürüb alub gitmis idi. Simdiki halde istimaletle gelmislerdir” seklindeki açiklamalardir.

      Bu açiklamadan, Trabzon Kralligi döneminde Mesohaldiya’yi (Gümüshane-Torul bölgesi)elinde bulunduran ve bazi fertleri Trabzon Kralliginda önemli idari ve askeri görevleri elinde tutmus bulunan ünlü Kabasites/Kavazit ailesine mensup birisinin Gümüshane/Canca ve Torul bölgesine gelerek eskiden ailesinin hüküm sürdügü bu topraklarda kendilerine bagli olarak yasayan köylüleri zorla buradan alip gittigini fakat daha sonra bunlardan bir kisminin geri dönüp af dileyerek Osmanli’ya sigindigini anliyoruz.

      Ispanya Krali’nin Timur’a elçi olarak gönderdigi Klavijo, 1404 yilinin 27 Nisan’inda Trabzon’dan Erzincan’a olan seyahatini anlatirken, Trabzon’dan çiktiktan 2 gün sonra Zegan (Zigana olmali) kalesine vardiklarini ve bu kalenin Kiril Kabasita naminda bir Rum asilzadesinin adamlarinin elinde oldugunu belirtir.Daha sonra yollarinin üzerindeki Kavaka,Orila (Dorila/Torul) ve ismini belirtmedigi bir diger kalenin de Kabasita’ya ait oldugunu yazan Klavijo, Orila kalesinde oturan Kabasita’nin bölgeyi bu küçük kalelerle Türklerin saldirilarindan korudugunu, buna karsilik bölge halkinin yani sira, buradan gelip geçen kervan ve yolcular dan da vergi aldigini yazmaktadir

  Osmanli kayitlari Kabasites/Kavazid ailesine mensup olanlarin sadece Torul bölgesinde degil sahil bölgelerinde de mülkleri oldugunu göstermektedir.Bunun nedeni ise Kabasites ailesi mensuplarinin Trabzon Rum Kralliginda bazi askeri ve idari görevleri ellerinde bulundurmus olmalaridir.Trabzon Rum Kralligina ait bilgiler John Kabasites’in 1439’da Grandük,George Kabasites’in 1451’de Protokatechetas (Trabzon sarayi tarihçisi Panaretos’un tarihinde bu ünvan Türkçe olarak  Amyrtzantarios/Emircandarseklinde kayitlidir) oldugunu gösterir.Ayrica Safevi Seyh’i Cüneyt Trabzon’a olan akini esnasinda Akçabat-Kordile’deki savasta Aleksandr Kabasites ve oglunu öldürmüstü.Fetihten sonra sürgün edilenler arasinda Trabzon Krali ile birlikte bu aileye mensup Liyos Kavazid de bulunmaktaydi. Kavazid ailesinden bazilari fetihten sonra sürgün edilmis, bir kismi daTorul ve sahil bölgesinde kalmis vemülklerini muhafaza etmislerdir.

 

 

torullular.net sitesinden alinan baska bir tarihçe

TARIH

ANTIK ÇAGLARDA TORUL BÖLGESINDE YASAYAN BIR HALK: DRILLER
Kaynak:Mehmet BILGIN DOGU KARADENIZ: TARIH, KÜLTÜR, INSAN
DRILLER:

Onbinler Trabzon’da konaklarken sehrin civarinda ve bir gülük mesafede yagmalanmamis köy kalmadigi için Ksenophon, Trabzon’daki Hellenlerden bir kilavuz olarak ordunun yarisi ile Driller’in ülkesini yagmaya gittiklerini kaydeder. Driller’in ülkesi bugünkü Dorila/Torul bölgesidir. Trabzon’da oturan Helenler ile Driller’in arasi pek iyi olmadigi için Trabzonda’ki Helenler bu yagma seferinde Onbinler’e sevinerek kilavuzluk yapiyorlardi.

 

Daglik ve yolsuz bir bölgede yasayan Driller bölgenin en savasçi halki idi. Üzerlerine gelen yagmaci ordusuna karsi daglik bölgedeki savunmasiz köylerini bosaltarak atese verdiler ve savunma için elverisli olan bassehirlerine çekildiler. Burasi derin vadilerle kusatilmisti. Içerisine girilebilecek yollar son derece sarp idi. Etrafinda derin bir hendek kazilmis, yigilmis olan topragin üzerine sarampoller ve agaç kuleler yapilmisti. Önden ilerleyen iki bin kadar Helen askeri vadiye girmis ve savunma mevzilerine hemen saldiriya geçmislerdi. Ilk taarruzlarinda savunma mevzilerini ele geçiremeyeceklerini anlayinca geri çekilmeye kalkmislar fakat dar ve dik patikadan süratle uzaklasamadiklari için arkalarindan kovalayan Driller tarafindan sikistirilmislardi.

 

Onbinler geride kalan arkadaslarina haber göndererek yardim istediler. Geride kalan zirhli piyadelerle vadinin agzina gelen Ksenophon, yüzbasilari ile birlikte yukari giderek durumu kestirmeye çalisti ve yeni gelen birlikleri düzene koyarak müstahkem mevkiye saldirdi.

 

Çatismalardan sonra savunma mevzilerini yararak sehre girmeye muvaffak olan bir kisim Helen askeri yagmaya baslamisti. Bir müddet sonra yagmacilardan kimisi ellerindeki esyalarla, kimisi de yarali vaziyette sehirden kaçarak çikmaya basladilar. Kendilerini kapinin önünde karsilayan diger arkadaslarina sehrin içinde bir iç kale daha oldugunu ve buradaki askerlerin karsi taarruzla birçok arkadaslarini öldürdügünü söylediler. Bunun üzerine Helen askerlerinin tümü sehre girerek savasmaya basladilar. Driller tekrar iç kaleye çekilmislerdi. Ksenophun sehri iyice yagmalayan Helen askerleri arasindan en iyilerini seçerek ayirdi ve digerlerini yagmalanan esyalarla birlikte dar yoldan inmeleri için geri gönderdi. Bu is tamamlandiktan sonra kalan seçme askerler de geri çekilmeye baslayinca örme kalkanlar, mizraklar, dizlikler ve Paphlagonya tolgalari ile silahlanmis Drill askerleri tekrar kaleden çikarak üzerlerine yürüdü. Bir kismi sokakta Helenlerle çarpisirken bir kismi da evlerin üzerinden iri kütükler ve taslar atarak Helenleri çok güç bir durumda birakmisti. Çikan bir yangin Helerlerin imdadina yetisti ve Ksenophon tamamen ahsaptan yapilmis evleri atese verdirip, çikan kargasaliktan yararlanarak askerlerinin geri çekilmesini sagladi. Yagma için gittikleri Torul bölgesinden güçlükle geri çekilen Helen askerleri ertesi gün yagmaladiklari yiyeceklerle beraber dar ve dik bir yoldan Trabzon’a dogru inerken Drill savasçilari izliyor ve saldirmak için firsat kolluyorlardi.

 

Trabzon bölgesi ile ilgili bilgi veren kaynaklar Roma ve Bizans döneminde bile Driller’i ve Trabzon’un güneyindeki daglarda yasayanlari Trabzonlulara amansiz düsman olan halk, olarak tanitmislardir.

 

 

 

 



Yorumlar
Ekle
Henüz Yorum Yazýlmamýþ ilk yorumu siz ekleyin!...

Bu Sayfa Toplam 2493 kere Ziyaret edilmiþtir.

Copyright © 2009,  Bu site Kopuz Köyü’nün resmi sitesidir.