Anadolu’nun ünlü erenlerinden ve ermislerinden olan Abdal Musa Sultan, ayni zamanda ünlü bir ozan ve düsünürdür. Aslen Horasan’li dir. Azerbaycan’in Hoy kasabasina gelmis ve bir süre orada yasamis oldugundan, "Hoylu’’ olarak taninmistir. Haci Bektas Veli’nin amcasi Haydar Ata’nin oglu, Hasan Gazi’nin ogludur. Kaygusuz Abdal Menkibesine göre "Kösre Musa" adiyla da anilir. Abdal Musa Sultan, Horasan Erenlerinden ve Hz. Peygamber soyundandir. 14. yy. da yasadigi ve Osmanlilarin Bursa’yi fethi yillarinda Orhan Bey’in askerleriyle savaslara katildigi ve büyük yararliklar gösterdigi tarihi kaynaklarda yazilidir. Haci Bektas Veli’nin önde gelen halifelerindendir. Payesi sultanlik, mertebesi "Abdallik". Pir evindeki hizmet postu ise, "Ayakçi Postu’’dur. Bu post Bektasi tarikatindaki on iki posttan on birincisi olup, diger adi ’’Abdal Musa Sultan Postu"dur. Ayakçilik, Abdallik mertebesidir.
Elmali, Tekke köyündeki dergahi, ilk Bektasilerin dört büyük "Asitanei Bektasiyan" dan biridir. Ancak, Anadolu’nun inanç cografyasinda seçkin bir yeri, etkin bir gücü olan Abdal Musa Sultan adina daha bir çok yerde makam ve mezarlar yapilmistir. Bir çok yazar ve arastirmaci, Abdal Musa Sultan’i konu alan arastirmalar yapmislardir. Bazilarina göre, Abdal Musa Sultan; Bursa’nin fethine katildiktan sonra Manisa, Aydin ve Denizli yöresinde bulunmus, daha sonra da Türkmen ve yörüklerin yogun bulundugu Elmali yöresinde tekkesini kurmustur. Ayrica Denizli’de yatan "Büyük Yatagan Baba"dan esinlendigini de belirtmislerdir. Abdal Musa Sultan, Elmali yôresinde kurdugu tekkesinde sayisiz kisiler irsad etmis (uyarmis) ve bunlar arasinda büyük ozanlar yetismistir. Bunlarin en ünlüsü de, Alevi-Bektasi edebiyatin abidelerinden sayilan Kaygusuz Abdal’dir.
Onunla ilgili olarak Abdal Musa Sultan Velayetnamesi’nde konu edilen söylenceyi söyledir:
’’Alaiye reyinin oglu Gaybi, Abdal Musa’ya dervis olup, Kaygusuz adini alinca, babasi oglunu kurtarmak ister. Tekke Beyi’nin yardimini talep eder. Tekke Beyi’de Kilagili Isa adli pehlivan yigidini Abdal Musa’nin tekkesine yollar. Isa, dergaha varir ve kapiya gelince: Çagirin bana Abdal Musa’yi diye gürler. Ancak, ati ürker ve Isa’yi sirtindan atar, sürükleyerek parçalar. Tekke beyi bu olaya çok sinirlenir ve ordusuyla harekete geçer. Abdal Musa Sultan’i yakmak öbek öbek odunlar yigilir. Atesler tutusturulur. Abdal Musa Sultan’da üç yüz kadar müridi ile semah ederek yola koyulur... Bu öyle bir gelis ki, onlarla birlikte daglar, agaçlar, kayalar da beraber yürür. Dervisler bir gülbank çekip atese girer. Ates onlari yakmaz, onlar atesi söndürürler. Bu manzarayi gören Kaygusuz’un babasi, duruma hayranlikla bakar, Abdal Musa’nin ellerini öper ve geriye döner. Kaygusuz bu dergahta kirk yil hizmet eder...’’
Abdal Musa Sultan’in kerametleri, kendi adi verilen Velayetname’de anlatilir. Abdal Musa Sultan Velayetnamesi, günümüz Türkçesi ile Ali Adil Atalay tarafindan besinci kez olarak yayinlanmistir. Kerametlerinden biri de söyle: "Abdal Musa Sultan, bir pamuk içine kor halinde bir ates parçasini müridlerinden biriyle, Geyikli Baba’ya gönderir. Geyikli baba da, ona bir bakraç içinde geyik sütü gönderir. Bu kerametin, yorumu da, "hayvanati iradesine baglamak, bitkilere hükmetmekten zordur’’ seklindedir.
Sair, düsünür, Horasan ereni Abdal Musa Sultan’in keramet ve erdemleri yedi yüzyildan bu yana dillerde söylenir. Antalya, Elmali ilçesine bagli Tekke köyündeki türbesi, 14. yy.’da Selçuklu mimarisi örneginde yapilmistir. Tekke hakkinda en önemli bilgiyi 17 yy. da burayi ziyaret eden ünlü gezgin Evliya Çelebi, Seyahatnamesinde vermistir. Bu bilgilere göre tekkenin kubbesindeki altin alem, bes saatlik yerden görülüyormus. Abdal Musa Sultan sandukasi bas ucunda seyyid oldugunu gösteren yesil imamesi durur. Tekkenin etrafinda bag ve bahçeler uzanir, Misafirhaneler, kiler, mutfak meydanlar gibi bir çok ek binalar varmis. Mutfakta kirk dervis hizmet eder. Meydanin disinda ayrica büyük bir misafirhane bulunur ki, üstü konak, alti ise iki yüz at alacak kadar büyük bir ahirdir. Misafir hiç eksik olmaz.
Tekke yapildigi günden beri mutfaginda hiç ates sönmemistir. Tekkenin çok zengin vakiflari vardir. On binden fazla koyunu, bin camuzu, binlerce devesi ve katin, yedi degirmeni ve daha birçok varligi ile üç yüz elli yil önceki Abdal Musa Sultan tekkesinin çok büyük zenginliklere sahip bir kurum oldugunu belirtiyor Evliya Çelebi.
Abdal Musa Türbesi
BURGABABA VE ABDALDEDE INANISLARI
Burga Baba ve Abdal Dede, Kirinti Köyünde kutsal kabul edilen iki yüksek dag zirvesidir. Gümüshane Daglari üzerindeki Burga Baba 2953, Abdal Dede 3331 metre rakimlidir. Çorak vadisinin her iki yaninda yükselen zirvelerden agustos sicaginda bile kar eksik olmaz.
Kirinti köyünde her yil Burga Baba senlikleri düzenlenir. Eskiden Senlikler, yayladan göçün köye indigi son gün yapilirdi. Önce Burga Baba tepesi ziyaret edilir, sonra daha asagidaki senlik alanina inilerek kurban kesilirdi. Suda haslanarak pisirilen etin yaninda, zirveden getirilen karin karistirildigi yogurt ve un helvasi yenirdi. Simdi yaylacilik gelenegi kalmadigindan, önceden tespit edilen bir günde daha genis kapsamli senlikler düzenleniyor.
Burga Baba ve Abdal Dede kimdir ? Niçin Kara denizin bu yüksek zirvelerine isimleri verilmistir ? Kutsal ziyaret yerleri kabul edilmelerinin sebebi nedir. Bu sorulari cevaplayabilmek için bölgenin tarihini ve eski Türk inanç sistemlerini incelemek gerekir. Eski Türk inanci olan samanizmde daglarin tanri makami olduguna inanilir ve dag tepelerinde kurbanlar kesilirdi. Bu dag kültü Anadolu Aleviliginde kimlik degistirerek devam etmistir.
Bölgemize 14. yy. baslarinda yerlesmeye baslayan ve alevi inancina sahip olan Çepni Türkleri de bu dag kültü geregi, zirveleri kutsayip dönemin dervislerinin isimlerini vermistir. Zamanin Çepnileri, Baba Ilyas ayaklanmasina katilmis önemli bir alevi toplulugudur. Çok sevip saydiklari Abdal Musa ve Barak Baba nin adini daglara vermislerdir.
Abdal Musa ; Antalya, Elmalida tekkesi bulunan ve Haci Bektasi Veli döneminin sonlarina dogru yasamis çok önemli bir alevi dervisidir. Bugün Anadolu’nun birçok yerinde adina törenler düzenlenip, kurbanlar kesilmektedir. Bizim bölgemizde de adi en yüksek zirveye verilmistir. Çevrede ve haritalarda Abdal Musa tepesi olarak geçse de Kirintililar nedense Abdal Dede diye adlandirir.
Burga Babanin asil ismi Barak Babadir. Zaman içinde adi degisiklige ugrayarak yörede Burga Baba, Burgu Baba gibi isimler almistir. Hatta Kirintida tamamen ters yüz edilerek Gara Burga diyenler çogunluktur. Peki kim bu Barak Baba ?
Barak Baba, 1257 yilinda Tokat’ta dogmustur. Çok ilginç davranislari olan, tuhaf giysili bir dervis olup yasam öyküsü çok renklidir. Aleviligi benimseyen Ilhanli hükümdari Olcaytu zamaninda onun destegiyle ; Tokat, Amasya ve dogusundaki tüm Türkmen ve Çepnileri örgütlemis, düsünce ve davranislariyla derin izler birakmistir.
Birinci dünya savasinda Ruslar Siran’a kadar gelmis, Türk ordusu Burga Baba civarinda askeri kuvvetler yerlestirerek, Gavur Daglari üzerinden gelebilecek saldirilara karsi tedbir almistir. Türk askerinin yaptigi mevzi duvarlari, kaldiklari yapilarin kalintilari hala durmaktadir.
Burga Baba ziyareti ve arka planda Abdal Musa tepesi
Copyright © 2009, Bu site Kopuz Köyü’nün resmi sitesidir.